Bu aralar kpop alemi
ilgimi çekecek hiçbir şey yapmama kararı almış gibi göründüğünden (son çıkan
kız grupları benden ancak bir “eh işte” alabildi XD ) ve sabırsızlıkla
beklediğim GD albümünün çıkışına daha koskoca 5 gün olduğundan (GD bir tane
daha mvden resim tweetlerse kafayı yiyeceğim… Yani geriye ne kaldıysa onu…)
uzun zamandır hazırlamayı düşündüğüm bir listeyi halledeyim dedim: Favori
k-indie gruplarım!
Açıkçası k-indie ile
tanışmam kpopa kıyasla daha yeni. Bulutlu bir günde bir arkadaşımın bana dinle
seversin diye bir Nell şarkısı göndermesiyle başladı her şey. Önceden severek
dinlediğim başka ülkelere ait indie grupları vardı ama o zamanlar sürekli
koreoke salonlarında zıplayıp hopladıklarını düşündüğüm Korelilerin indiede bu
kadar iyi olabileceklerini düşünmemiştim. Oysa neler kaçıp gidiyormuş gözümden?
Bizim güzide şarkılarımızdan biri “I love you/I love you/do you love me?/Yes, I
do”nun daha havalı versiyonlarından başka hiçbir şey olmayan kpop şarkılarının
büyüsüne kapılmış olan benim (kpopta acemilik dönemleri vol.1) önümde yepyeni
bir dünyanın kapıları açılmış oldu böylece.
Aslında indie
teriminin neyi tanımladığına karar vermek çok zor, hatları en flu olan müzik
alanlarından biri çünkü. İndie sözcük olarak İngilizce “independent” yani
bağımsızdan türemiş bir kelime. Yani büyük şirketlerin boyunduruğu altına
girmeden görece daha küçük şirketlerden albüm çıkarıp kendi bağımsızlıklarını
korumaya çalışan grup ya da sanatçıların (burada sadece müzikal açıdan
konuşuyorum yoksa sinemada ve modada da indie kavramı mevcut) tavrı için
kullanılır bu tanım. Tabi kendi yolundan giden bu müzisyenler genel popüler
kültürün daha dışında bir müzik yapma imkanı bulabildikleri için zamanla
“indie” bir müzik tanımı olarak kullanılır oldu. Biraz mainstream olduğunu da
söyleyebiliriz, zamanında çok yaygın olarak her şeyin önüne getirilen
“alternatif” terimi gibi (neyin alternatifi, kimin alternatifi?!) entelektüel
görünmeye çalışan tiplerin kullandığı bir kelime olduğunu da… “Ah, ben sadece
indie-rock dinliyorum… Bütün o soft melodiler smooth vokaller ruhuma dokunuyor
sanki…” (Bu cümleyi yazdıktan sonra o entellerden birinin de ben olduğumu fark
ettim. Siz uğraşıp kendinizi yormayın, ben kendi kendimi yargılarım daha sonra
-_- )
Evet, bu anlaşılır
olmak uğruna yapılmış ultra karışık indie açıklamasından sonra (suç benim değil
modern çağda sanat tam anlamıyla bir kaos. Her şeyi tanımlamak için bir yüz yıl
daha beklememiz lazım zannederim) benim kişisel indie tanımımı söyleyebilirim
sanırım: İndie benim için yumuşak akustik gitar ile klavye rifleri ya da basit elektro girişler belki biraz da
etnik çalgıların birleşiminden oluşan hafif melodiler, bu melodilerin sesini
bastırmasına izin vermeyecek kadar güçlü ama ritmle uyum sağlayabilecek kadar
yumaşak vokaller, anlamlı sözler, içerdiği genel melankoliye rağmen bir şekilde
insanı rahatlatan bir müzik demek. Hayatı acısıyla tatlısıyla kabul etmek gibi,
buruk ama bilgece bir gülümseme gibi… Ve aşağıda kısaca tanıtacağım 5 grup bu
tanımı az çok karşılıyorlar.
1.Lucite Tokki
Lucite Tokki’nin en
sevdiğim yanı müziklerinin aynı zamanda hem acı hem de tatlı bir tada sahip
olması. Şarkıların içinde bir hüzün var ama görece neşeli ritmlerin ve Cho Ye
Jin’in sakin vokalinin arkasına öyle hoş bir şekilde gizlenmiş ki, bunalmak
yerine rahatlıyorsunuz. Şarkıların sözleri ise kendi tecrübelerinden, doğada
onları etkileyen olaylara kadar geniş bir yelpaze içinde yer alıyor. Mesela ilk
albümleri Twinkle Twinkle’ın ilk parçası Piano Lesson Sun Young’un eskiden aşık
olduğu bir çocuk ve ona yakın olabilmek için çocuktan kendisine gitar çalmayı
öğretmesini istedikten sonra yeteneğini fark edişi hakkında bir şarkı. Bununla
birlikte Grow To Glow albümlerinde yer alan Go ise “kaldır o poponu oturduğun
yerden!” temalı daha funky bir parça. Küçük bir öpücük, yağmurun yağışı, bahar
mevsimi, yaz günlerinin tembelliği, çocukluk döneminin haylazlıkları… Çoğu
Lucite Tokki şarkısı hayatın içindeki basit ve belki de bu yüzden mükemmel olan
şeyler üzerine kurulmuş dinlenesi parçalar.
İki üyesi de
yetenekli ve hayat dolu, hayır hayatla dolu olan bu grup cafeler, barlar, kimi
halka açık alanlar gibi yerlerde kendilerini tanıtmaya çalışıyormuş. Kore’de
olsam onlara rastladığım ilk parkta bir banka oturup gökyüzüne dalarak
müziklerinin tadını çıkarırdım ama şimdilik dünyanın bir ucunda belki 3-5
insanın onları dinlemesini sağladığımı ummakla yetineceğim sanırım…
Göz atılası Lucite
Tokki Şarkıları: The Way, Go, Summer, Piano Class, December, City of Future, The
Day It Rains, Spring Spring Spring, The Sweetest Loser
2.Bye Bye Sea
Aslında kdrama
izleyenlerin çoğu bu grubu bir yerlerde görmüş olmalı hele de Kim Hyun Joong
hayranıysalar. Playfull Kiss’i hatırladınız mı? Peki ya oradaki taşralı çocuğun
arada çıkıp şarkı söyleyen tuhaf arkadaşlarını? Evet, o turuncu kıvırcık kafa
ve ekibinden bahsediyorum. İşte gördünüz mü çoktan tanıyormuşsunuz, benim
haklarında konuşmama gerek bile kalmadı artık. Diğer gruba geçelim…
Ehuhehe şaka yaptım.
Gerçekten bu kadar kolay kurtulabileceğinizi zannetmiyordunuz değil mi? XD Bye
Bye Sea dramalar sayesinde keşfettiğim nadir gruplardan biridir, çünkü ben
genelde gruplar sayesinde drama keşfedenlerdenim (Sevdiğim grup dramanın
ostsinde yer alır, ben de şarkıyı duymak için diziyi izlerim XD ).
Bye Bye Sea Namu
(vokal, gitar), Joon Hyuk (bateri) Myung Jae (bass) ve Dae Hyun (programlama,
klavye) olmak üzere 4 üyeden oluşan bir indie-rock grubu. Kariyerlerine 2006
yılında Hongdae sokaklarında başlamışlar, 2007’de isimlerini Bye Bye Sea
yapmaya karar vermişler. Bir sonraki sene ise müziklerini daha iyi tanıtabilmek
için Fluxus Entertainment bünyesine katılmışlar. 2010’da da ilk mini albümleri
“Boy’s Universe”i çıkararak müzik piyasasına ilk resmi adımlarını atmış
olmuşlar.
Bye Bye Sea’de beni
en çok cezbeden şey vokal Namu’nun sesi aslında. Mini albümleri Boy’s
Universe’te kendini belli ediyor olsa da asıl büyüsünü ilk full albümleri City
Complex’te hissediyorsunuz. Namu bu albümde sesiyle tabiri caizse ip üzerindeki
bir cambaz gibi oynuyor. Üstelik ilk albümlerinde daha fazla hissedilen o
hüzünlü hava ikinci albümde klavye ve elektronun oyunbazlığı ve buna uyan
Namu’nun sesi sayesinde yerini daha neşeli bir havaya bırakıyor. Tabi ki bazı
slow parçalar var ama albüme adını veren City Complex gibi bir enerji bombası
da var son albümlerinde. Daha önce de önermiştim zaten burada, bence City
Complex Korece müziği sevenlerin farklı bir şeyler görmek için göz atması
gereken bir albüm.
Göz Atılası Bye Bye
Sea Şarkıları: Star Light Falls, Beautiful Dance (bu arada bu iki şarkı Dream
High 2 izleyenlere de pek bir tanıdık gelecektir), Tells My Mind, Never Stop,
City Complex, Fight Club
3. Vodka Rain
İşte indienin kelime
anlamıyla karşılığı olan bir grup: Vodka Rain. 2005’te çıkışını yapan soft rock
genresine ait bu grup bir şirketin kanatları altına sığınmadan şimdiye kadar 7
albüm çıkardı, hatta “Romantic Vodka Rain” adı altında bir konser turnesi bile
düzenledi. Tabi önlerindeki tek engelin şirketlerin promosyon imkanlarından
yararlanamamak olduğunu zannediyorsunuz fena halde yanılıyorsunuz. Şu ünlü
MOGEF’in sadece Big Bang ve YG ile problemi olduğunu zannederdim meğerse “Night
Time Restaurant” şarkıları sebebiyle Vodka Rain’i de banlamış geçen sene…
Koreli yetkililer ve müzikal özgürlüğe olan gıcıklıkları…
Her neyse konumuza
dönelim yoksa GDnin albümünün kesin banlanacağı mevzuuna dalacağım gene. Ne
diyordum? Vodka Rain vokalde Ahn Seung Joon, gitarda Lee Hae Wan, basta Joo
Youn Ha ve bateride Seo Sang Hoon olmak üzere 4 üyeden oluşmakta. Şimdiye kadar
7 albüm çıkarmış olsalar da ben sadece 3ünü dinleme imkanı buldum ve son
albümleri olan Faint favori albümlerim listesinde kendisine pek kolay sallanmayacak
bir yer edindi. Faint albümü “hayatta unutulmaya yüz tutmuş şeyler” şeklinde
oldukça hüzünlü bir tema çevresinde dönen duygusal bir albüm. Hatta vokal Seung
Joon’un bu temayla ilgili şöyle bir açıklaması var:
“Bir albüm çıkarmaya karar verdiğimizde daima o albümde
anlatmak istediklerimizin ne olduğu hakkında konuşuruz. Bu albümde (Faint)
unutulmaya başlamış şeyler, eğer müziğimizin içine koymaysak unutmaya
başlayacağımızdan korktuğumuz şeylerden bahsetmek istedik.”
Vodka Rain’in müziği
genel olarak çok duygusal ama gene de bir şekilde sıkmıyor insanı. Hafif ve
basit bir güzelliğe sahip melodilerinin, sanatsal bakış açılarının ve e
önemlisi popüler olanı boş verip kendilerini anlatmaya çalışmalarının buna
katkısı inkar edilemez... “Gecenin bilmem kaçı, acıktım” diye başlayıp önceden
sevilen bir insana duyulan özlemi anlatan bir şarkıya sahip olan bir grup başka
nasıl tanımlanır bilmiyorum.
Göz Atılası Vodka Rain Şarkıları: 그때, 우리는(O zamanlar, Biz), Difference, The
Farewell Song, 심야식당 (Geç Saatte Yemek), Dreamlike
4.Raspberry Field
Hakkında daha önce de
yazı yazdığım bir grup olan Raspberry Field Soy ve Jang Joon Son olmak üzere
iki üyeden oluşuyor. "본 적 있나요…? (Hiç Gördün mü?..) ve "토요일 오후에
(Cumartesi Öğleden Sonrası)" isimlerinde iki albüm çıkarmışlar ve bence
gayet iyiler. Haklarında söylenecek pek bir şey yok, sadece Soy’un hafif sesini
ve müzik tarzlarını rahatlatıcı buluyorum o kadar ^^
Göz Atılası Raspberry Field Şarkıları: Saturday Afternoon, Wanna Be Loved
5.Nell
Kim Jong Wan (vokal,
gitar, klavye), Lee Jae Kyung (ana gitar), Lee Jung Hoon (bas gitar), Jung Jae
Won (bateri) olmak üzere 4 üyeden oluşan Nell 2001’de Seo Taiji’nin şirketi
Goesoo İndigene’den çıkış yapmış. Fakat Seo Taiji bir efsane olduğundan ve grup
tamamen kendi müziğini yapmasına rağmen (bütün Nell şarkıları vokalist Kim Jong
Wan tarafından yazılıp bestelenmekte)
Seo Taiji’nin gölgesinde kaldığından ve insanlar tarafından müzikleri
Seo Taiji’ye aitmiş, onun yeteneğinden kaynaklanıyormuş gibi göründüğünden
2006’da ilk şirketlerinden ayrılıp Woolim Entertainment’la anlaşmış. Ve ondan
sonra çıkardıkları ilk albümleriyle bir hit olan “Time Spent Trough The
Memories”i ortaya koymuşlar ki kendisi benim de en sevdiğim Nell parçalarından
biridir.
Şimdiye kadar 8
albüme imza atmış Nell’in müziğinin büyük bir hayranı olmama rağmen hala nasıl
tanımlarım bilmiyorum. Öncelikle Nell’in müziğinde gerçekten büyük bir hüzün
aynı zamanda bir yaşanmışlık var. Her şarkıları anlamsal bir yoğunluğa sahip,
gerçekten şiirseller; öyle ki bazı şarkılarının sadece sözlerine bakıp büyüsüne
kapılabilirsiniz. Müzik de aynı şarkı sözleri gibi yoğun ve anlam dolu.
Şarkıları için çok “catchy” diyemem çünkü bundan çok daha fazlası var. Ahh,
gerçekten tanımlayamıyorum, benim hissettiklerimi hissetmeniz için dinlemeniz
lazım sanırım.
Göz Atılası Nell Şarkıları: Buna öneri yok XD
Ciddiyim Nell kendi ellerinizle keşfetmenize değecek kadar değerli bir grup.
Üstelik buraya kadar okuma zahmetine katlanmış birinin elinden keşfetmenin o
muhteşem heyecanını alamam değil mi?
Gene de küçük bir ipucu isteyenler için... Bir süre önce Nell'in son albümü üzerine bir yazı yazmıştım buradan bir bakabilirsiniz. Ayrıca Seperation Anxiety, Time Spent Trough The Memories, Tokyo, Stay isimli şarkıları da benim favorilerim arasındadır ^^
Aslında daha
dinlediğim birçok Koreli indie grubu var: Urban Zapaka, 10CM, Roller Coaster,
The Knoxx vb. Ama bunların sadece bana birkaç arkadaşım tarafından gönderilmiş
kimi parçalarını biliyorum, sadece üç-beş parçaya göre de koskoca grubu
değerlendirmenin haksızlık olacağını düşündüğümden onlardan hiç bahsetmeden
yazımı noktalıyorum. Urban Zapaka gerçekten iyidir ama, bunu seven bunu da
sevdi mantığından dinlerseniz pişman olacağınızı zannetmem. Hatta belki bu
yazıyı okuma zahmetine katlananlardan biri fanı olur da bana anlatır o grubu ^^
Sizin dinlediğiniz başka indie grupları varsa lütfen benimle paylaşın, yeni
tarzda müzikler tarafımdan büyük bir minnettarlıkla karşılanır her zaman :D
K-Indie ben de seviyorum.K-popu kafa bazen kaldırmıyor :) Zitten favorim.
YanıtlaSilAhh Zitten... Adını duydum, hatta birisi önerdi ama bir türlü göz atamadım. Söylediğin için teşekkürler bin jip, VIPler ve zevklerine güveniyorum XD Önerebileceğin bir şarkıları var mı yoksa sen de benim gibi "kendin keşfet kızııım" diyenlerden misin? hahahaha
Silrica ederim dinlemezsen olmaz şimdi ^^ ve evet öyle diyorum :D ama başlangıç noktanı söyleyeyim bari :P moonlight ve march parçalarını seviyorumm.
SilÖnerdiğin iki parçayı da dinledim, özellikle Moonlight'ı çok sevdim. Diğer parçalarına da en kısa zamanda bakacağım, bu kadar zaman ıskalamakla yazık etmişim resmen. Gerçekten çok sağol, harika bir öneri oldu benim için ^^
Silrica ederim nymphe ^^
SilBende k-indie dinlemek istiyorum bu aralar, en yeni tanıdığım grupta Nell. Fazlasıyla sevdim, daha fazla tanımaya çalışıyorum artık. Diğer söylediğin gruplara da göz atacağım. Hep K-Pop olmaz sonuçta, yenilik de lazım yani. :D
YanıtlaSilTeşekkür ederim bu güzel yazı için, bana oldukça yararı olacak gibi. ^^
Rica ederim ne demek. Bence de hep kpop olmaz bir süre sonra sıkıyor. Kore rockta da fena gruplara sahip değil mesela bir ara o konuya da değinmeyi düşünüyorum ^^
SilBye Bye Sea ve Nell şu aralar çokca dinlediğim 2 grup :D Hatta 'nın sen demesen pşayfull kissdeki elemanlar olduğunu bile anlamazdım hehe :)
YanıtlaSilAma gerçekten ( en azından dinlediğim bu iki grup için diyeyim ) çok kaliteli müzikleri var. Mesela Bye Bye Sea beautiful dance şarkısnın hayranıyım ^^
Ben onları Playfull Kiss ile keşfettim, nasıl söylemem? :D Diziyi benim için izlenebilir kılan bazı faktörlerdendi. Yoksa ajusshi için dizi izleyecek adam değilim XD
SilBeautiful Dance bence de çok iyi bir şarkı, ben de çok severim. Ki o da Dream High 2'da JB ile Jinwoon'un dans sahnesinde kullanıldı ^^ Dramalara çok bulaşmış bir grup Bye Bye Sea, mesela ben izlemedim ama I Am Legend'da da yer almışlar.
Nell ise cidden başka bir şey...
Ben onları kendi kendime keşfettim ama inan o diziyi izlerken bile onların onlar olduğunu anlamadım haha :D Gerçi diziye çok düşmemiştim belkide ondandır. Severim bye bye sea şarkılarını lakin
YanıtlaSilNell'in yeri bende bambaşkadır ^^ Hepsinin sesi mi bir insanın içine işler ya. Buram buram kalite kokuyor her şarkıları. Şu şarkısı güzel bile diyemem düşün diğer şarkıları alınır diye =) Ayıramam yani şarkılarını kolay kolay.
Nell'de aynı sendromu ben de yaşıyorum: Cidden ne müziklerini tam anlamıyla tanımlayabilirim ne de şarkılarından birisi için en iyisi bu diyebilirim. Nell için söyleyebileceğim tek bir şey var: Benim içimde bir yerlere dokunan bir iş yapıyorlar. Büyü gibi, gerçekten belli bir tanım bulamıyorum. Sadece Kore müziğinde değil genel olarak saygı duyduğum ve birisi sorduğunda çekinmeden efsane diye adlandırdığım grupların arasında ismini sayacağım bir grup benim için Nell. Dinlemeyenler çok şey kaybeder bence ^^
SilNell super!! Yeraltinda kalmayi tercih eden gruplarla fazlasiyla hasir nesir bir arkadasim var. Maalesef oyle oldugunu turkiyeye dondukten sonra ogrendim.
YanıtlaSilGeri dondugumde canli canli dinleme firsati bulur tavsiye ederim sana umarim
Nell kesinlikle süper :D
SilYer altı gruplarına özel bir ilgim var, çünkü onlar tamamen kendi müziklerini yaptıklarından emin olabileceğimiz tek sınıf resmen. İyi ya da kötü-onların yaptığı müziğin olması gereken tanımına en uygun şeymiş hissinden kurtulamıyorum bir türlü.
Gerçekten mi?! Biliyorsun minnettar olurum, mektup arkadaşlarım yardımıyla ya da bazı yabancı bloglar aracılığıyla falan keşfediyorum ben, zor oluyor XD
Konuyla çok alakasız olacak ama bugün ilk defa blogunuzu gördüm ve ilk yazıdan esir alındım tarafınızca :D An itibariyle de bütün yazılarınızı bitirip hayranınız olmuş bulunmaktayım :D
YanıtlaSilAyrıca K-Indie olayı da uzun zamandır aklımdaydı bu yazıyla da kafamda bir şeyler oluştu, teşekkür ederim! ^^
Ahaha konuyla alakalı olmaması umrumda bile değil, çok mutlu etti bu yorum beni :D Teşekkürler ^^
SilNerelerdesin :) hergün kontrol ediyorum yahu... Elif..
YanıtlaSilNetsel problemler -_- Sırf GDnin comebacki için geri döndüm desem yeri hahaha
Sil