6 Ocak 2014 Pazartesi

Hongdae'den Biraz Elektro: Glen Check


 Değerli okuyucum... Sanırım aşık oldum.

 Tamam, tamam sadece abartıyorum... Gene. Ama bu son haftalarda sanki dünya üzerinde sadece ben dinliyormuşum gibi davranmak istediğim Glen Check'e fena sardığım bir gerçek (Ki aslında ben varlıklarını ancak idrak edebilmiş olsam da indie sahnesinin yükselen yıldızlarından sayılıyorlarmış, özellikle son albümleri ile. Hep güzel şeyleri sonra fark edeyim zaten...). Eh biraz da "yazdığım dinlediğimdir" kafasında olduğumdan... Sizler de tanıyın, dinleyin, sevin diye Glen Check hakkında ufak tefek bir şeyler karalamaya kadar verdim.

 Glen Check temel olarak gitarist/vokal Kim June One ve bass ve synthesizerdan sorumlu (sintisayzahcı asgfahsgfah) Kang Hyuk Jun olmak üzere iki üyeden oluşan bir synthrock-dance-electro-pop indie grubu. Aslında bir de bateristleri var ama grup yaratım ve ilk kayıt aşamasında hala ikili olarak çalışıyor, bu yüzden camiada duo olarak kabul ediliyor. Ve ayrıca evet, müziklerini tek kelimeyle tanımlamak, kendilerini tek genreye sığdırmak imkansız. Gene de genel olarak kendilerinin de söylediği gibi 80lerin elektro/funk/disco akımlarınlarından etkilendikleri yadsınamaz bir gerçek.

 Grup 2011 yılında ilk mini albümleri Disco Elevator'ı çıkararak indie sahnesine dalıyor. Ardından baterist Ryu Jeon Yeol gruba katılıyor ve 2012'de ilk stüdyo albümü geliyor: Haute Couture. 2012 yılının ilerleyen zamanlarında ise Cliche'yi çıkarıp diskografilerine bir albüm daha ekliyorlar. Ve son olarak 2013'te ikinci stüdyo albümleri olan Youth!'u çıkardılar ki kendisi 2013 k-indie sahnesinin en iyi albümlerinden birisi olarak kabul ediliyor. Her ne kadar ben Haute Couture ya da Cliche'yi albüm olarak daha çok beğeniyor olsam da...

 Bu kısa diskografiden sonra gene müziğe dönersek... Öncelikle bilmeniz gereken şu sanırım: Glen Check Koreli bir grup olsa da Korece söylemiyor. Eğer bir k-indie sayfasında rastlamamış olsaydım ve müzik videoları ya da performanslarına bakmadan sadece bir iki şarkılarını dinleseydim kendilerini pekala bir İngiliz deneysel synthpop/rock grubu zannedebilirdim. Her ne kadar grup geleneksel Kore müziğinden de etkilendiğini söylese de ben bunu pek yakalayamıyorum dinlerken. Çünkü sözlerinin genel olarak İngilizce olmasının yanında (Haute Couture albümünde Fransızca olan Au Revoir diye bir şarkı da var) müzik tarzları da Kore'ye ait bir şeyler taşımıyor izlenimi bırakıyor kulakta, aksine fazlasıyla Batıya özgü. Zaten genel olarak sözleri pek önemsedikleri de yok. Mesela Racket isimli şarkılarındaki "eeh-ah-eh-ah" kısmı baterist Ryu Jeon Yeol'ün sarhoşken zırvalaması sonucu ortaya çıkan bir mantra. Glen Check vokale sadece başka bir enstrüman gibi davranıyor ve genelde parçalarında geri plana oturtuyor. Anlatmak istediklerini anlatan müzik, vokalin söylediği sözler değil. Ki müzikle konuşma olayı özellikle Kore'den genel olarak pop genresi dinleyen bizlerin uzak olduğu bir anlayış olduğundan Glen Check'in kulağım için yarattığı bu taze anlayış beni kişisel olarak memnun ediyor.

 İkinci olarak Glen Check'in müziği kendi kuralları içinde bir evrim içinde. Her albüm kendine ait bir tada sahip, hepsinde yeni bir şeyler denemekten çekinmeme ama yeni bir şeyler uğruna yavaş yavaş oturan bir müzikal kimlikten de vazgeçmeme durumu var. Mesela ilk albüm Disco Elevator sythe bulanmış indierock albümü. Bu albüme ait olan Dressing Room ya da Disco Elevator gibi parçalarını dinlediğinizde rockın yoğunluğunu rahatlıkla fark edebilirsiniz. Oysa bunun arkasından gelen albüm Haute Couture'u dinlerken ilk albümde görece daha az olan bir elektro-pop/disco tadı yakalıyorsunuz. Synth ritmleri daha düzensiz, hatta Bataille'de duyabileceğiniz gibi oldukça daldan dala. Bu albümden French Virgin Party, Bataille ve 60's Cardin kişisel favorilerim.

Bunlardan sonra gelen Cliché albümü ise kesinlikle 80ler elektro funk etkisinde. Bence Glen Check'in albüm bazında en olmuş işi bu. Haute Couture'dan sevdiğim şarkılara daha takık olsam da (Blood, Sweat& The Beat hariç, o şarkı genel olarak Glen Check favorilerim arasında) albüm olarak Cliche daha düzenli, daha hiçbirini atlamadan dinlemelik.

 Son albümleri Youth! ise grubun da söylediği gibi çok daha organik bir albüm. Synth bir önceki albüm Cliché ile karşılaştırıldığında daha geri planda ve eskiden kullandıkları ya da artık oldukça yaygın olan ritmler yerine yeni bir şeyler denemişler gene. Aslında albüm iki bölümden oluşuyor: Kısımlardan birisi DJ ikincisi ise Band. Grubun albümdeki işleri bu şekilde ayırmasının sebebi basit: Glen Check her albümünden önce seyahate çıkıyor ve bu aşamada albümü hazırlamaya başlıyor. Mesela Youth! albümü öncesi bir İspanya turu yapmışlar. Eh, seyahat halindeyken de daima bütün müzik aletlerini yanlarında taşıyamayacakları için bazı çalışmalarını bilgisayarlarında oluşturuyorlar. Bu sebeple de Youth! albümünü iki farklı kısma bölmenin eğlenceli olacağına karar veriyorlar: Bilgisayar ortamında yaratılan şarkılar DJ bölümüne, stüdyo enstrüman kayıtları temelli olanlar ise band bölümüne... Bu ayrımı yapabilmek için de albümü iki CD halinde yayınlıyorlar ama neyin ne olduğunu belirtmeden. Bulmak dinleyiciye bırakılmış çünkü Glen Check'in sözlerini alıntılamak gerekirse; "İnsanlar bilinçli olarak bu durumu anlamayabilir ama buna pek de takıldığımız yok. Çünkü birinci kısımdan ikinci kısma olan bu belirsiz geçiş aslında çalışmalarımızın mantığını anlamak için oldukça önemli bir  anahtar ve öylesine bir insanın da fikirlerimizin her ayrıntısını görmesini istemeyiz." -ve sanatçı kibri gene saldırır...-

 Youth! albümünden  Young Generation, Pasific ve Summer Hearts, I've Got This Feeling en sevdiklerim oldu. Hepsi oldukça aydınlık, albümün ismine uyumlu şarkılar. Zaten grubun gençliği, genç olma hissetme duygusunu temiz, saf bir şekilde anlatmak istediği bir albüm olan Youth! bu şarkılarla amacına ulaşıyor bence. Yukarıda da söylediğim gibi Youth! bu senenin en iyi k-indie albümlerinden birisi olarak görülüyor. Benim de bir itirazım yok kendi adıma :D

 Grup bu sene Austin Teksas'taki SXSW festivaline katılacak, aynı zamanda ufak da bir Amerika turu planladıklarını açıkladı. Aynı festivale bizden de Gripin gidiyormuş. Ben mi? Gripin'in karın tokluğuna ve Teksas biletine çalışacak bir ayakçıya ihtiyacı var mı onu merak ediyorum şu anda: Gitar falan taşırım, kahve servislerini yaparım, saat 10dan önce gider içkilerini alırım... ahsgfghafshafh

 Velhasıl Glen Check dinleyin canlarım. Bana önceden elektro açlığımı doyuran k-indie grubu Idiotape'e "hadi bebeyim sen ikinci sıraya" dedirttiler. Ağırlıklı olarak kpop dinliyorsanız başta hoşunuza gitmeyebilir ama geçmişinizde synthi seven bazı İngiliz rock grupları varsa (Muse'a hemen bir selam çakalım buradan), ya da funk ve disco ritmlerini seviyorsanız Glen Check sizi de tavlar bence.

Son olarak Addicted'in Onstage performansını da şuraya bırakıp yazımı bitireyim. Ne düşündüğünüzü belirtin lütfen. Kpop yazılarında çok takmıyorum ama Glen Check beni heyecanlandıran bir grup o yüzden başka insanların ne düşündüğünü fena halde merak ediyorum. Son haftalarda en büyük hobim çevremdekilere Glen Check dinletip dinletip "Nasıl, nasıl, nasıl?" demek mesela.



Bonus: Bir de SHINee'nin Hello'sunun Glen Check remixi için bir tık!! Ben normalde remixlerden çok haz etmem ama bundan hoşlanıyorum. Zaten orijinal şarkıyı çok da sevmem~kkkkkk
Bu da Big Bang severler için gelsin: GTOP (aslında daha çok GD) - Jibe Kajima remixi için tık

Ortalığı son bir kez kolaçan edelim....

Tamam, gittim.

10 yorum:

  1. Niye hiç yorum gelmemiş ki bu yazıya? :D Kimse mi dinlemiyor? Dur en iyisi ben bi dinleyim geliyim yorum yapıyım :D bi konuşalım bu grubu sevdiğim bi şarkısı var çünkü :D :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dinleyen üç-beş kişi var sanırım. Bana kalacak bu grup bu gidişle sonradan keşfedip benim diye dolananı lanetleme hakkım olacak böylece :P

      Sil
  2. Yazdığım yorum silindi, çok sinirliyiiiimm
    Neyse, yukarıdaki fice yorum yapmak için gelmişken bu yazıyı gördüm. Kendilerinin şarkılardan birini dinlemiş, daha sonra da adlarını inciğine-boncuğuna-dek-araştıralacaklar listesine yazmıştım ama listedeki diğer isimler gibi tozlandılar, o kadar uzun zaman geçti ki...
    Pasific ve I have got this feeling hoşuma gitti, bir de yine o albümden paint it gold'u sevdim. Youth in revolt de iyiymiş ^^.
    Unutmadan... Krisoo hikayesi, bak fic demiyorum, hiç shounen ai gibi gelmedi bana, yaoi gibi hiç gelmedi. Herhangi bir fic gibi bile gelmedi, o derece beğendim, düşün :D DO'yu sevdiğini biliyordum, onun olmasına şaşırmadım ama Kris'le birlikte... Hem de Kris'in karakteri... Hyunseung olayı gibi olmuş ama bu sefer daha az yadırgadım :D Hyunseung demişken, finali görmeden niye yok ettin fici? :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahhh blogger...
      Ben sizler için araştırdım. Dinleyin arada sevin sonra daha da çok dinleyin ama en çok da sevin diye XD
      Yavaştan yavaştan herkes benden önce keşfetmiş izlenimine kapılıyorum yalnız. Ben neden bu kadar geç kalmışım acaba?
      Öncelikle teşekkür ederim, beğenmene çok sevindim.
      Ama neden yaoi gibi olmamış dedin ya? İki erkek var birbirlerine aşıklar... Bunlar yaoi/shounen ai yapmaya yetmedi mi olayı?
      Evet, Do Diyo benim bebikim. Öldürmüş olabilirim ama hala bebikim ahsgfahsfafh
      Ben aslında normalde Kris'i inanılmaz saçma buluyorum~hahaha Adam benim için bir tür "ikinci elden utanç kaynağı" ne zaman karşıma çıksa yumruğumu ısırasım falan geliyor. Ama hikaye ilerlerken konusu gereği böyle bir adama dönüştü işte :D
      Troublemaker ficimi teknik düzenlemeye aldım. Fic birinci elden anlatımdaydı yani yukarıdakinde olduğu gibi olayları Hyunah karakteri olarak yazıyordum ama finalde değişiklik yapmaya karar verince bu anlatım tarzı sorun yarattı. Bu sebeple ben de baştan yazıp toptan hepsini göndermeye karar verdim bu yüzden taslaklara aldım :)

      Sil
    2. Sen söylerken ben üşendim abi ya, Allah kolaylık versin ne diyeyim :D Umarım final için çok beklemeyiz.
      Öncelikle ben Yaoi ya da Shounen ai okumayı sevmem. ama homofobik falan da değilim tabi ki. Zaten bildiğin üzere genel olarak fic okumayı sevmem. Her neyse, bana çok öyleymiş gibi gelmedi ama nedeni şudur da diyemem. Çehov tarzı yazman, tek bölüm olması, finale Kyungsoo'nun ölmesi, zaman zarfı -yetmişlerin sonu- , arada isimleri geçen Led Zeppelin, Aerosmith ve Orwell, Kyungsoo'nun kendine olan güveni, Kris'in korkuları ve toplum baskısı... Bütün bunlar beni çok farklı düşüncelere itti, Yaoi düşüncesini bırak "ai" bile aklıma gelmedi. :D Aynı zamanda bütün bunlar çok sevmeme neden oldu.^^

      Sil
    3. Bazen taslaklarımın sayısı beni ürkütüyor düzenlemem gereken bir sürü yazı, bir de yazarım diye başlık atıp bıraktıklarım var ahgsfghafh Halletmeye çalışacağım ama :)
      Ben fic olarak yaoiden başka bir şey okumuyorum sanırım artık asfaagsdsjagjh Bir ara çok okuyordum, artık güzel bulamadığımdan birisi bu iyiymiş diye üzerime atana kadar fanfic de okumuyorum zaten. Aslında aşırı ünlü, neredeyse edebi kalitesi olduğu söylenen bir Yunjae fanfici Gashiyeon var, onu da mı okumadın? Ben de hala okumadım gerçi, pdfini indirdim bilgisayara bir seneden fazladır öyle duruyor :D
      70ler fikri hem şu anda okuduğum kitaptan (Paul Auster'ın Görünmeyen'i) hem de 70lerin ikinci yarısında gerçekten eşcinsel hakları üzerine olaylar olmuş olmasından çıktı. Ayrıca 70ler rock müziğini seviyorum, benim için bir tür kutlu zaman o yıllar :D
      Beğendiysen mesele yok ya :D Bir tane daha fic yazıyorum şu anda gene tek bölümlük ama çok daha... Yaoi :D Cidden bu sefer genel ficlerde olan "herkes gaytownda tralalalalala~" tarzı bir şey oluyor, ben bile bunun kadar beğenmedim~kkkkk

      Sil
    4. Ahahah o fici okutacağım biri var ama ben okumadım. Ben YunJae shipper bile değilim, Kiss kapılın şipırıydım ben bir ara, Youchon&Changmin falan ama tabi ilerlemiyor ilişki, malumunuz. :/ Changmin&Junsu'yu shipliyorum şu aralar, tabi bunun için zamanda 5 yıl kadar geriye gitmem gerekiyor.
      Yaoiler niye bu kadar popüler anlamış değilim cidden, ben bütün biaslarıma üçer tane kız buldum mesela :D :D

      Sil
  3. Şöyle bir göz attım beğendiklerine, daha sonra hepsini dinlemek istiyorum, en iyisi albümlerini topluca indirmek :)
    Bana hissettirdiği ise şu; yazın, daha güneş doğmamış ama doğmasına az kalmış, serin ve hafif rüzgarlı bir havada sokakta yürüyormuşum gibi :D Şahsen en sevdiğim ortam budur ve bana o çiğ havayı hissettiren şarkıları çok severim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Glen Check dinlerken ya sokakta zıplayan adımlarla yürüyor ya da bir konserde tepiniyor gibi hissediyorum aslında :D Bazen bir arabanın arkasına kurulmuş havalı havalı müziğin içinde kaybolmuşum gibi de düşündürüyorlar bana.

      Sil
    2. Hehe :D hisler işte :D

      Sil